“Elektrik piyasası güneşin etrafında şekillenecek”
Fatih Dönmez ICCI Digital’de yaptığı konuşmada yalnızca teknoloji geliştirmenin teşvik edileceğini söyledi
Koronavirüs önlemleri nedeniyle bu yıl dijital formatta düzenlenen 26. ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı (ICCI Digital), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez; TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş; EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, DEİK Enerji İş Konseyi Başkanı Haluk Kalyoncu ve Türkiye Kojenerasyon Derneği Başkanı Yavuz Aydın’ın açılış konuşmalarıyla başladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez açılışta yaptığı konuşmada Kovid-19 sürecinde yenilenebilir enerjinin çok daha önem kazandığının altını çizerken, Türkiye’de de yenilenebilir enerji teknolojileri alanındaki gelişmeler sayesinde de sessiz bir devrim yaşandığını söyledi.
Güneş enerjisinden elektrik üretiminin artması ve maliyetlerin düşmeye devam etmesinin, elektrik piyasasının güneşin etrafında şekillenmesini sağlayacağı öngörüsünde bulunan Bakan Fatih Dönmez, enerjinin bir emtia oyunundan, teknoloji oyununa dönüştüğü değerlendirmesini paylaştı.
Bakan Fatih Dönmez bundan sonra teşviklerin, yurt dışından satın alınan parçalara dayalı yatırımların teşvik edilmesi yerine, teknoloji geliştirmek için verileceğini de sözlerine ekledi.
Bakan Fatih Dönmez’in konuşmasının ilgili bölümünde şunları söyledi;
Yaşadığımız dönemde öne çıkan bir diğer unsur da da yenilenebilir enerji oldu.
Enerji sektörü tarihin en büyük kırılmasını Covid-19 ile yaşadı. Bu kırılma bazı yaralara sebep oldu ve bu yaraların iyileşmesi öyle gösteriyor ki biraz zaman alacak. Enerji talebi anlamında Kovidin oluşturduğu hasar küresel olarak bir çok dengeyi de değiştirdi.
İyi anlamda baktığımızda yenilenebilir enerjinin tüketimdeki payı arttı. Ucuz faizlerle daha fazla güneş ve rüzgâr gibi teknolojilere yatırım yapmak da kolaylaştı. Emisyonlar düştü ancak burada ciddi bir tehlike var, o da düşük ekonomik büyüme ile düşük emisyonları yakalama sürdürülebilir bir senaryo değil.
Ekonomiler Kovid döneminde aldıkları ağır yaraları sarmak için daha fazla gaza basacak bu durum beraberinde kaynak üretim ve tüketim dengesinde ciddi bir artışa neden olacak.
Bu artışın neden olacağı emisyon salımını minimumda tutmak için yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının daha da artırılması gerekiyor.
Dünya Enerji Ajansı’nın dün açıkladığı Dünya Enerji Görünümü raporunda önemli bir husus vardı.
Elektrik piyasalarının yeni kralı güneş olacak şeklinde.
Güneş önümüzdeki dönemde daha fazla üretimde söz sahibi olacak ve maliyetleri de düşmeye devam edecek.
Bunun bizim okuduğumuz bir alt mesajı var; eskiden şebeke, kaynakların ve tüketimin etrafında şekillenirdi. Başka bir ifadeyle kaynağa ne kadar yakınsanız eğer tüketim noktanız da o bölgede ise daha verimli, teknik kayıpları daha az sağlayarak müşteriye bu enerji hizmetini, elektriği iletme imkanınız vardı. Bugün geldiğimiz noktada ise aslında artık şimdi güneşin etrafında şekillenecek bir piyasa yapısına gittiğimizi gösteriyor.
Biz bu süreçte adımlarımızı çok önceden atmaya başlamıştık. Rakamlar da bu yöndeki adımlarımızın başarısını gösteriyor.
Milli enerji ve maden politikamızı uygulamaya başladığımız 2017’den bu yana yenilenebilir enerji kapasite artışında dünyada dokuzuncu, Avrupa’da üçüncü sıradayız. Yerli kaynakların elektrik üretimindeki payı Aralık 2018’den bu yana aralıksız olarak 19 aydır aylık bazda yüzde 50’nin üzerinde seyrediyor.
2019’da geçtiğimiz yıl yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisi miktarında Avrupa’da ikinci sırada yer aldık.
2020’nin ilk dokuz ayında yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı %62’ler seviyesinde gerçekleşti. Bu rakamlar yenilenebilir enerjide bizlere önemli yol aldığımızı gösteriyor.
Ancak yukarıda da izah ettiğim gibi biz olaya bütüncül bir pencereden bakıyoruz. Burada da kaynak ve teknolojiyi birlikte geliştirmenin gayreti içerisindeyiz hiçbir ülke kaynağı kendine teknolojisi dışarıya ait bir şekilde enerji bağımsızlığından söz edemez.
Olaya biraz daha mühendislik açısından bakmam kimseyi şaşırtmasın. Çünkü Bakanlığımın görevinin daha teknik tarafta olduğunu düşünüyorum. Eğer biz bu ödevimizi doğru yaparsak diğer kurumlarımızın da eli daha güçlenmiş olacak. Bu sebeple ödevimizi doğru yapmaya ve uluslararası kalitede yapmaya odaklanıyoruz.
Türkiye bugün enerjide sessiz bir devrimi yaşıyor. Yerli güneş panellerimizi üretiyoruz. Yerli lityum üretimine başladık. Rüzgâr türbinlerini artık Türkiye’de inşa etmeye başlıyoruz. Türkiye’nin yeni otomotiv sektörü temiz enerji sektörüdür destek herhalde fazla abartmış olmayız. Bunun bilincinde olarak buradaki adımlarımızı artıracağız, bölgemizdeki temiz enerji merkezi olmakla kalmayıp en önemli ihracat kalemlerimizin de bu teknolojiler olmasını hedeflemekteyiz.
Artık önümüzde yeni bir dünya düzeni duruyor. Bu yeni düzende enerji dönüşümü nasıl ilerleyecek ve Covid-19’un tüm sisteme etkisi ne olacak?
Enerji bir emtia oyunundan bir teknoloji oyununa dönmeye başladı. Yeni enerji teknolojilerinde sektörümüzde sıkça dile getirilen teşvik verilsin yurtdışından parça alınsın, bir nevi enerji müteahitliği ile çark dönsün yaklaşımı ile gidilecek bir gelecek kalmamıştır.
Teşvikler teknolojik geliştirmek için bundan sonra verilecek. Kovid sürecinde de bir çok santral teknolojide dışa bağımlı olmanın yan etkilerini gördü. Bazıları bunların bakımını yapacak personeli getiremedi. Bazıları ürünlerini getiremedi. Çin’de sel oldu biliyorsunuz geçtiğimiz yıllarda, güneş paneli fiyatları arttı birden bire. O sırada yerli panellerin üretildiği Ankara’da ise hava aslında günlük güneşlikti. Eğer enerjide bölgesinde etkili bir oyuncu olacak isek yerli kaynak kavramından yerli teknolojiyi anlamak zorundayız.
Geçmişte yerli teknoloji deyince Tübitak veya kamu iktisadi teşekküllerinin Ar-Ge ile laboratuarlarının yaptığı teknolojik denemeler anlaşılmaktaydı. Biz ise yerli teknolojiden kamu, özel, üniversiteler, araştırma merkezleri startupların ve girişimcilerin yer aldığı bir teknoloji ekosistemi anlıyoruz.
Ulusal laboratuarlarımızda sanayi desteklerine sertifikalandırmdan girişimlere ve akademiye kadar büyük ve koordineli bir ekosistemle bu işi başarabiliriz. Özetlemek gerekirse uzun dönemli ve kısa dönemli enerji politika önceliklerimizin oluşturduğu bir politika çerçevemiz var.
Uzun dönemli enerji politikamızın çerçevesinde milli enerji ve maden politikası oluştururken, kısa dönemli önceliklerde küresel olaylar etkili oluyor. Bu çerçeveden baktığımızda yeni dönemde enerji gündemimiz öncelikle dört husustan oluşacak.
Bir yerli kaynak olarak denizlerimiz enerji politikamız da daha fazla yer alacak.
İki teknoloji inovasyon Ar-Ge ve girişimcilik enerji politikamızın DNA’sı haline gelecek.
Üç kurallı serbest piyasa amacımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Dört enerji maliyetlerinin kur ile ilişkisinin koparılması için daha fazla yerli ve yenilenebilir kaynağa yöneleceğiz.
Kaynak: Yeşil Ekonomi